“Komedi Dükkanı”, iki yıl aradan sonra yeniden seyirci karşısına çıkıyor. Değişiklikler var mı programda?
- En büyük değişiklik kanalda. “Komedi Dükkanı” artık Star TV’de yayınlanacak. Onun dışında çok fazla değişiklik yok, çünkü değişiklik yapmak benim pek tasvip etmediğim bir durum. İnsanların alıp da kalbine soktuğu bir şeyin orasını burasını değiştirmek bana uymuyor. Program bu haliyle sevildi, böyle devam edecek.
Merak ediyorum; programda gerçekten doğaçlama mı oynuyorsunuz, yoksa ‘doğaçlama oynuyor’ rolü mü yapıyorsunuz?
- Programda her şey spontane gelişiyor, işin güzelliği de burada zaten. Herkes “Kesin hazırlanıyorlar” diyor ama biz hiçbir hazırlık yapmadan çıkıyoruz sahneye. Tek hazırlık kostümle ilgili. Arkadaşlar kostümler getiriyor, içlerinden beğendiklerimizi giyiyoruz, o kadar...
Aynı formatı rol aldığınız reklam filmlerinde de görüyoruz. Peki orada da her şey doğaçlama mı?
- Evet, orada da her şey doğaçlama. Sadece reklamdaki kampanyayla ilgili bilgimiz oluyor. Sonra mesela “Bu hafta Karagöz’le Hacivat yapalım mı” deniliyor, “Tamam yapalım, eğleniriz” diyoruz ve kayıt!
Doğaçlama yapmak mı daha kolay, yoksa bir metne bağlı kalarak oynamak mı?
- Metne bağlı kalmak tabii ki. Doğaçlamada ne yapacağınızı siz de bilmiyorsunuz. Ama biz artık öyle bir hale geldik ki, yazılı metni bile okuyamıyoruz. Çünkü uydurmaya çok alıştık. Yazılı metin bizi sınırlayan bir şey oluyor artık.
Madem bu kadar zor, neden tercih ediyorsunuz doğaçlamayı?
- Problemli bir yapıya sahibim herhalde... Herkes “Repliğim yazılı olsun, ezberleyeyim de öyle çıkayım” der, ben doğaçlama yapmayı tercih ediyorum. Galiba ben biraz problemliyim. Ama herkes de bunu sevdiği için “devam edeyim bu problemli hayata” diyorum.
Programın yeni sezonunda piyanist Özer Atik de yer alacak mı?
- Tabii olacak, olmaz mı...
YURTDIŞINDAN PROGRAMI ALMAK İSTEYENLER OLDU
Askere gittiniz, iki yıl kadar ekrandan uzak kaldınız. Bu süreçte karşılaştığınız izleyicilerden ne gibi tepkiler aldınız?
- Karşılaştığım herkes “Program ne zaman başlayacak” diye soruyor. Bu da beni çok mutlu ediyor tabii. Programın yeniden başlayacağı haberleri duyulduktan sonra da birçok destek e-mail’i aldık. O kadar güç veriyor ki bunlar insana... Zaten heyecanlıydım, izleyicideki bu beklenti beni daha da heyecanlandırmaya başladı. Beklenti arttıkça bir yandan da geriliyorum.
Programın en çok hangi yönünü sevdiklerini söylüyor izleyicileriniz?
- En çok yönetmenle atışmalarımızı sevdiklerini söylüyorlar. Bizim birbirimize seri cevaplar vermemiz hoşlarına gidiyor.
Programın yapımcısı Fırat Parlak ile atışmalarınız gerçekten çok eğlenceli. Peki nereden çıktı bu format?
- Programın konsepti bana ait. Sahnede tamamen doğaçlama yaptığım için Fırat’a “Takıldığım noktada sen devreye gir, ‘Arkadaşım ateşin mi çıktı’ de mesela, bu da bana üç dakika verir’” dedim, öyle başladık ve devam ettik. Çok da sevildi bu format. Hatta yurtdışından programı satın almak isteyenler bile oldu. Fakat biz tamamen Türkçe üzerine oynuyoruz. Bunu kendi lisanlarında yapamazlar.
Altyazıyla yayınlasalar?
- İzleyici yazıyı mı okusun, bizi mi takip etsin? Altyazıyla da olmuyor. Ben bu programı dünyayla paylaşmayı çok istiyordum ama maalesef yabancı dile çevrildiğinde formatın bir anlamı kalmıyor. İki ülkede bu format için oyuncu seçmeleri yaptılar, olmadı. Çünkü böyle bir program için bizimki gibi Akdeniz sıcaklığında bir oyunculuk lazım.